আ-ার খু--------আ-ে ৷
আ__ খু_ তা_ আ_ ৷
আ-া- খ-ব ত-ড-া আ-ে ৷
--------------------
আমার খুব তাড়া আছে ৷ 0 āmā-- kh--- tā-ā--c-ēā____ k____ t___ ā___ā-ā-a k-u-a t-ṛ- ā-h----------------------āmāra khuba tāṛā āchē
আ-া--হ-----ম---ছে ৷
আ__ হা_ স__ আ_ ৷
আ-া- হ-ত- স-য় আ-ে ৷
-------------------
আমার হাতে সময় আছে ৷ 0 ā-ā-- h--- ----ẏa āchēā____ h___ s_____ ā___ā-ā-a h-t- s-m-ẏ- ā-h-----------------------āmāra hātē samaẏa āchē
Birçok insan yabancı
bir
dil konuştuklarında sevinirler.
Ama 70 dilden fazla dil bilen insanlarda var.
Onlar bu dillerin hepsini akıcı bir biçimde konuşup doğru yazabiliyorlar.
Bunlara Hyperpolyglot insanlar denilebilir.
Çok dillilik görüngüsü yüzyıllarca bilinmektedir.
Bu yeteneğe sahip olan insanlar ile ilgili birçok makaleler bulunmaktadır.
Ama bu yeteneğin nereden geldiği henüz daha tam araştırılmadı.
Bilimde bununla ilgili farklı teoriler var.
Bazıları Polyglotların beyinlerinin farklı yapılarda olduğunu iddia ediyorlar.
Bu fark özellikle beyindeki Broca merkezinde görülmektedir.
Beynin bu bölgesinde dil oluşmaktadır.
Polyglotlarda bu bölgedeki hücreler farklıdır.
Bundan dolayı belki bilgileri daha iyi işlemektedirler.
Bu teoriyi kanıtlayabilmek için henüz bilimsel araştırmalar eksik kalıyorlar.
Belki de bu konuda sadece belirli bir isteklendirme etkilidir.
Çocuklar başka çocuklardan çok çabuk bir yabancı dili öğrenmektedirler.
Bunun sebebi oynarken uyum sağlamak istemeleridir.
Kısacası grubun bir parçası olmak ve başkaları ile iletişim kurmak onlar için önemlidir.
Böylece öğrenme başarıları uyuma olan isteklerine bağlıdır.
Başka bir teoriye göre, öğrenirken beyin hacmi genişlermiş.
Böylece ne kadar çok öğrenir isek, öğrenme kolaylaşırmış.
Birbirine benzer diller de daha kolay öğrenilebilirmiş.
Yani Danimarka’ca konuşan, İsveççe ve Norveçceyi daha çabuk öğrenir.
Halen birçok sorunun cevabı bulunmamıştır.
Yalnız şu bir gerçek ki, zekânın bir rolü yoktur.
Zekâ seviyesi düşük olmasına rağmen birçok dili konuşabilen insanlar var.
Ama en büyük dil dâhinin bile yoğun bir disipline ihtiyacı vardır.
Bu bizi biraz rahatlatıyor, değil mi?